(8)
demekdir. Şer’an Hakk Teâlâ Hazretleri indinden teblîğ buyurduğu kat’iyyen ma’lûm ve sâbit olan her şeyde Hazret-i Peygamber-i Zîşân’ı tasdîk etmekdir. Ya’nî her şahs-ı âkıl ol Hazretin teblîğ buyurmuş olduğunu icmâlen bildiği şeyleri icmâlen tasdîk etmek lâzım olduğu gibi, tafsîl sûretiyle ma’lûmu olan şeyleri de tafsîlen tasdîk etmek lâzımdır.
[İcmâlin ma’nâsı adem-i ta’yîn; ve tafsîlin ma’nâsı ta’yînden ibâretdir.
İmdi, Hazret-i Rasûl-i Ekrem sallâllâhü aleyhi ve sellem efendimizin “Ben Allâhü Teâlâ Hazretlerinin Rasûlüyüm” buyurduğunu ve şu da’vâ-yı celîlesinin bir takım mu’cizeler ile isbât etdiğini ve kulların necât ve islâhına kifâyet edecek bir Şerîat-ı İlâhiyye neşr ettiğini bilmek herkese farzdır. Mu’zicelerin ve ahkâm-ı şer’iyyenin neden ibâret olduğunu ta’yîne kâdir olmayan kimse imân-ı icmâli ile mü’min addolunur.]
(MES’ELE -1-)
Îmân: İcmâlî ve tafsîlî nâmıyla iki kısma ayrılır.
(9)
Her şahs-ı âkil üzerine evvelâ îmân-ı icmâlî ba’de ıttılâ’ı nisbetinde îmân-ı tafsîlî farz olur.
Şöyle ki: “Peygamber-i Zîşân Efendimiz Hazretleri gerek emr ve nehiy ve gerek haber nev’inden mintarafillâh her ne teblîğ buyurmuş ise cümlesi hakdır ve doğrudur” diye tasdik eden kimse imân-ı icmâli ile mü’min olub emr-i İlâhîye imtisâl etmiş ve dâire-i küfürden halâs olmuş olur; ve şu teblîğât-ı Nebeviyyeden hiçbir şey’i âletta’yîn öğrenmeden vefat etse, ehl-i cennet olur.
Lâkin muammer olub da şifâhen ol Hazret’den yâhud şübheye imkân kalmayacak sûrette efrâd-ı ümmetden ba’zı ahkâm-ı dîniyyeye (meselâ beş vakit namazın cemî’ mükellefîn üzerine farz olmasına) kesb-i ıttıla’ eden kimse âletta’yîn o hükm-i şerîfi tasdik ve kabûl etmek lâzım gelir. Bu üslûb ile her muttali’ olduğu hükm-i
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder